13 Mayıs 2015 Çarşamba

Ankara Misket Türküsü ve Toplumsal Değer Yargılarında ki Değişim.



Misket Türküsünün Hikayesi

Misket, Ankara yöresinde bulunan ufak bir elma türüdür... Ganizadeler'in minik ve şirin kızları Huriye ise sık sık evlerinin önündeki elma ağacına tırmandığı için "Misket" diye çağrılır.  Ankara'nın sayılı efelerinden Osman yakışıklı, burma bıyıklı genç bir delikanlıdır. Aslında Huriye'nin misket ağacına çıkmasının asıl sebebi de Osman Efe'dir. Gönlünü Osman Efe'ye kaptırmıştır. Osman Efe de Huriye için boş değildir. Efe, her gün belli saatlerde evin önünden geçer, Huriye de yüksek duvarların ardından Osman Efe'sini görmek için misket ağacına tırmanır. İkisinin de yüreği birbirleri için atmaktadır.

Yörenin ünlü ve zengin ağalarından Kır Ağa, bir gün Huriye'yi su doldururken çeşme başında görür. Aradan bir hafta geçmeden Kır Ağa, Ganizadeler'e Huriye'yi istemek için haber gönderir. Huriye'nin babası, "Kır Ağa, yiğit insandır, malı mülkü yerindedir" diyerek, Huriye'yi vermek ister. Annesi, Huriye'nin ağzını arar, fakat Huriye ''ölsem de Kır Ağa'ya varmam'' cevabını verir.

Huriye, akşamı zor eder. Bahçeye çıkıp, tırmanır elma ağacına. Sevdiceğinin yolunu gözler. Osman Efe her zaman ki saatinde geçer evlerinin önünden. Huriye, misket ağacının tepesinden Osman Efe'ye durumu anlatır.

Osman Efe, çılgına döner. Kır Ağa'ya haber gönderir, ''Kendini sever, sayarım. Yiğit kişi bellerim. Misket benimdir, yolumdan çekilsin. Sonu iyi olmaz'' der. Haberi Kır Ağa'ya götürenler, bire bin katarak anlatırlar. Osman diyor ki, "Kır Ağa kim oluyor da benim yavuklumu istiyor. Leşini sererim diyor." derler.

Kır Ağa, ''Demek dünkü çocuk bize meydan okuyor. Kendine güveniyorsa çıksın karşıma!'' diye haber gönderir. Tabii haberi götürenler Osman Efe'ye de bire bin katarak anlatırlar. Osman Efe Kır Ağa'ya, Kır Ağa Osman Efe'ye kinlenir. Sonunda ölümüne kavga etmeye, sağ kalanın Huriye'yi yani Misket'i almasına karar verirler.

Belirlenen gün ve yerde karşılaşırlar. Çekerler bıçakları. Huriye ise durumu öğrenir, çıkar elma ağacı üstüne, merakla bekler bu karşılaşmanın sonucunu. Bir yandan da Osman Efe için dua eder. Osman Efe, Kır Ağa karşısında aslanlar gibi dövüşür. Kır Ağa kavganın bir yerinde elindeki bıçağı düşürünce. Osman Efe bakar Kır Ağa bıçaksız kaldı, o da atar elindeki bıçağı. Bunun üzerine Kır Ağa ''Benimle böylesine boy ölçüşen yiğide, ben kıyamam. Koç olacak kuzuya bıçak çekemem. Vur bıçağını bağrıma. Misket senin olsun'' der. Osman Efe önce şaşırır, sonra koşup ellerine sarılır Kır Ağa'nın, sen benim büyüğümsün diye. Kır Ağa "Misket'i senin için istemeye bizzat ben gideceğim, düğününüzü de ben yapacağım." der. Kır Ağa düşer kalabalığın önüne, Osman Efe için kız istemeye, Ganizadeler'in evine doğru gitmeye başlar.

Misket ise çıktığı elma ağacında heyecandan yerinde duramaz . Daldan dala geçip, gelenleri seçmeye çalışır. Derken kalabalık yaklaşır, önde Kır Ağa, arkasında kalabalık. Gözleri Osman'ın arar, göremez. Kır Ağa'nın Osman Efe'yi yenip, öldürdüğünü düşünür. Birden başı döner, gözleri kararır, ağaçtan aşağı düşer. Cansız bedeni misket ağacının altında boylu boyunca uzanır.

Çok geçmeden kalabalık elma ağacına ulaşır, bir feryattır kopar. Osman Efe, dayanamaz terk eder Ankarayı. Misket kızın yani Huriye'nin hikayesi dilden dile dolaşıp türkü olur. Bu hazin türkünün oyunu da Kır Ağa ile Osman Efe'nin bir birleriyle olan düellosudur.


Kaynak:
Yaşar Özürküt
Türkülerin Dili
Ankara Kültür Kurumu Yayınları
Stockholm 1987

6 Nisan 2015 Pazartesi

Can, Canım



Çimen ve Leylak Kokusu

CAN, CANIM

Can, varlığın yaşam kutsalıdır. Benim için “Seviyorum” nasıl özel bir kelime ise “CAN” da o kadar özel bir kelimedir. “CAN” yaşayan tüm varlıkları dünya kimliklerinden arındıran, cinsiyet, ırk, dil ve statüsünden bağımsız özüdür. İç dünyası, nefes alma sebebidir. İnsanı bütün hırslarından arındıran, yücelten ve önemseten kelimedir. Bu yüce duygunun paylaşılma ve bütünleşme hali de “Canımm’dır”. Canım sıradan bir duygu değildir. Benimsemedir, özümsemedir, bir olmadır. "Canım" ağızdan çıktığında, havada yayılan, her şeyi kapsayan, bütünün bir parçası olma halidir. 

"CAN", insanların hoyratça yaşamını sürdürdüğü, sabırsız ve anlayışsız ilişkilerin içinde, çıkara dayanmayan duygudur. Dostumuza, aşkımıza, yavrumuza, ana-babamıza hitap edebileceğimiz en güzel duygunun ifadesidir. Her biri için taşıdığımız farklı ve yüce duygunun, böyle tek bir kelimede ifade edilebiliyor olması daha da özelleştiriyor bu kelimeyi. Yaşadığımız toprakta, içinde büyüdüğümüz toplumda, binlerce yıl önce keşfedilen ve kullanılan kelimedir. Anadolu'nun en güzel kelimesidir.

"CAN", sevmek gibi özenle kullanılmalıdır. Ne esirgenmeli, ne de inanmadan kullanılmalıdır. 

Hayatlarımızı gözden geçirirken, kaç "CAN" biriktirdiğimizi düşünmeliyiz. Kaç kişi hayatımıza girip bu payeyi almıştır? Böylesi duygular beslediğimiz, kaç kişiye bu kelimeyle hitap etmişiz? Hayatın duru ve saf duygularını bize yaşatan insanları, bu duyguları bize yaşattıkları için minnetle anmalıyız. O duyguları tekrar hissederken yüzümüzde oluşan gülümseme, nefes aldığımızı tekrar hissettiren, çıkarsız, tertemiz sevgimizdir. Bunu hissedebilmek, insan olduğumuzu hatırlamaktır. 

Bir gülüşe, bir ömür adanabilir. Gülüşleriniz eksik olmasın ömrünüzde. Hayata ve Kendinize Gülümseyin.

Bir düşünce olarak "CAN" ve daha fazlası "Çimen ve Leylak Kokusu" hikayesinde. 

Hikayenin tümünü okumak için altta yer alan linke tıklayın:
Çimen ve Leylak Kokusu

WattPad'de yayınlanmış hali için altta yer alan linke tıklayın:
Çimen ve Leylak Kokusu


Murat ÇITAK
muratcitak@gmail.com

23 Mart 2015 Pazartesi

Çimen ve Leylak Kokusu

 Çimen Ve Leylak Kokusu

Bu hikayede yer alan karakterlerin hiç biri gerçek değildir. Keşke gerçek olsaydı. Hikayedeki kişiler ve sizde uyandırdığı duygularla ilgili yorumlarınızı bekliyorum. Ayrıca hikayeyi henüz okumamış kişileri göz önünde bulundurarak, hikayede fark ettiğiniz ayrıntı ve sürprizler için muratcitak@gmail.com adresinden bana ulaşabilir, yorumlarınızı iletebilirsiniz.


Bir gülüşe, bir ömür adanabilir. Gülüşleriniz eksik olmasın ömrünüzde. Hayata Gülümseyin.


Sevgi, doğduğu ilk günden itibaren karşılaştığı, sarılıp sarmalandığı duyguydu. Kollanıp korunduğu şehirden ilk ayrıldığında yaşadığı ise korku ve aşktı. Burak yeni karşılaştığı bu duygularla baş edebilecek mi? Kendisinin bile anlam veremediği bu duygunun, Oya’da bir karşılığı olacak mı? Yaşadığı bu içsel yolculuğa, onu hissederek ve anlayarak çıkmanız umuduyla.  


Kızım Lara Nil Çıtak'a, yazılarımı yayımlamam ve blog açmam için beni teşvik eden Birgül Aydın'a, blog konusunda teknik destek veren Özgen Aydın'a, hikayemin bütün editöryal yükünü çeken Cavidan Çıtak'a ve hikayeyi e-kitaba dönüştürüp yayımlayan TrendEra Magazin ailesinden Behsat Karaman'a teşekkür ederim.

Hikayeyi e-kitap olarak okuyabileceğiniz link aşağıdadır. Hiç bir ücret ödemeyecek ve reklamla karşılaşmayacaksınız.

E-Kitap Link : Çimen ve Leylak Kokusu

E-posta            : muratcitak@gmail.com
Blog                 : http://birgulusteben.blogspot.com.tr/
Facebook         : https://www.facebook.com/tesra
Twitter             : http://www.twitter.com/Murat_Citak_
Instagram         : https://instagram.com/muratcitak

16 Mart 2015 Pazartesi

Bir Gülüşle Başladı

Gülmek insanoğlunun, en muhteşem tepkisidir. Tüm varlıklardan bizi ayıran, tek ve mutlak gerçektir. İnsanın en yalın ve yalansız halidir. Sahte olduğu, en kolay ayırt edilen duygudur. Hepimizin bilinçaltının, kontrol edilemez dışa vurumudur. İçimizdeki sevginin yüzümüze yansımasıdır. Gülmek aşkın en duru sunumudur. Bir bebeğin kokusundaki saflıktır. Sağlam dostlukların başlangıcıdır. Dost omzunda en içten muhabbettir. Gülmek insan olduğumuzu hissetmektir.

"Kendimi bildim bileli bir şeyler yazarım" diyemem çünkü 44 yaşında başladım yazmaya. Biriktirdiklerim, yazılar değil hep insanlardı. Her daim söylenecek bir çift sözüm vardı ama bu yaşa kadar yazmamıştım. İlk hikâyemi yazdığımda, beklemediğim, tahmin edemediğim bir tepkiyle karşılaştım. Israrla hikâyemi paylaşmam istenince, bu bloğu açtım. Bu blog'da sizlerle hayatı algılayışımı paylaşacağım. Yorumlarınızla beni desteklerseniz sevinirim.

 Bir gülüşe, bir ömür adanabilir. Gülüşleriniz eksik olmasın ömrünüzde. Hayata Gülümseyin.